Ahlak Nedir? Filozofların Ahlak Üzerine Düşünceleri

Neyin doğru neyin yanlış olduğunu düzenlediğimiz bir kavram olan ahlak, tarih boyunca her dönem farklı kurallara sahip olmuştur çünkü sonuçta bir insan icadıdır. Bu düşünceler temelinde kurulmuş olan ahlak felsefesi üzerine düşünen filozoflar da ahlak hakkında pek çok farklı görüş ortaya çıkarmışlardır. Gelin bazılarına yakından bakalım.

Kimbilir belki bu yazıyı okumadan dakikalar önce birinin ahlaksız düşündünüz ve hatta bunu direkt yüzüne haykırdınız. Olabilir çünkü sizin şu anki dünya görüşünüze göre ahlak kavramı belirli kurallar çerçevesi içine hapsedilmiştir. Fakat bir düşünün, sizin ahlak olarak tanımladığınız kurallar bundan on, yüz ve hatta bin yıl önce de insanlar tarafından ahlaklı olmanın kuralı olarak mı kabul ediliyordu?

Bu ve bunun gibi sayısız soru, tarih boyunca insanlar tarafından sorulmuştur. Zaten ahlak felsefesinin de temeli budur. Çünkü bazen bırakın farklı ülkeyi, yan yana köylerdeki ahlak anlayışı bile bambaşka olabiliyor. Gelin ahlak nedir yakından bakalım, filozofların bu konu hakkındaki düşüncelerini görelim ve sonra oturup düşünelim; biz de birer ahlaksız mıyız yoksa ahlak abideleri miyiz?

Kısaca bir tanım yaparak başlayalım; Ahlak nedir?

Ahlak kelimesi, Arapça huy anlamına gelen hulk kelimenin çoğul halidir ve huylar anlamına gelir. En temel tanımıyla ahlak, bir şeyin doğru mu yoksa yanlış mı olduğunu belirleyen yazısız kurallar bütünüdür. Bir tür ilke ve hatta yargı sistemi olarak da tanımlayabileceğimiz ahlak, bireysel de olabilir ancak genel olarak bir topluluğun genelinde kabul edilen kurallardan oluşur. 

Peki ahlak ne işe yarar?

Ahlak dediğimiz kurallar bütününün aslında iki temel işlevi vardır; biri bireyin kendi davranışlarını düzenlemek, diğeri ise bireyin toplum ile olan ilişkilerini düzenlemek. Daha geniş bir açıdan bakacak olursak aslında her iki işlev de toplum içindeki bireylerin uyum içinde yaşamasını sağlamak içindir. 

Elbette farklı bir açıdan da bakmak gerekiyor. Özellikle bazı toplumlarda ahlak kavramı, genel kabullerden çok uzak kurallar içerebilir ancak o dar toplumda kabul edilmiştir. Bunun temel nedeni, özgürlükleri kısıtlamak ve bir biat kültürü oluşturmaktır. Az sayıda kişiden oluşan dini topluluklarda bu tür sınırlı ahlak kuralları ile sık sık karşılaşabiliriz.

Kime ahlaksız denir?

Bazı toplumlar ahlak kurallarını yerel yasalarında uygulamış, bazıları ise yalnızca kültürel olarak kalmıştır. Ancak mesela cinayet işlemek neredeyse her toplumda ahlak dışı kabul edilir. Bunun gibi bazı ahlak kuralları tüm dünyada geçerli olduğu için hem kültürel hem de yasal olarak kendisine karşılık bulur ve kişinin ahlaksız olduğu net bir şekilde ortadadır. 

Tabii ki ahlak kurallarının pek çoğu yasal düzenlemeler içermez ve bu noktada devreye toplum vicdanı girer. Kişinin içinde bulunduğu topluluğun ahlak kurallarına uymuyor olması, o kişinin içinde bulunduğu toplum tarafından ahlaksız olarak nitelendirilmesiyle sonuçlanır. 

Ahlaksızlık genel olarak toplum tarafından yapılan bir nitelendirilme olmasına rağmen kişinin toplumdan bağımsız olarak kendisi için koyduğu kurallara uymaması da o kişinin kendisini ahlaksız olarak nitelemesine neden olabilir. Yani herkes tarafından doğru kabul edilen bir şeyi yapmak size yanlış geliyorsa ve yapmışsanız, kendi kendinizi ahlaksız olarak nitelendirebilirsiniz. 

Tamam ama gerçekten ahlak nedir sorusunun bir yanıtı var mı?

Güzel soru, aslında yok. Çünkü girişten beri anlattıklarımıza bakacak olursanız ahlak kuralları bazen çok ama çok dar bir çevrenin koyduğu kurallardan oluşabiliyor. Örneğin erkek adam şort mu giyer diye düşünen bir toplulukta sırf ahlaksız olmamak için yaz aylarında sıcak pantolonunuzun içinde kavruluyor olabilirsiniz. Bunun kadınlara uygulanan versiyonundan bahsetmiyoruz bile.

Başka bir toplulukta sırf eşinizden boşanmak istediğiniz için ahlaksız olarak nitelendirilebilirsiniz ama mesela bazı Afrika kabilelerinde doğan bebeğin babası bile belli değildir ve tüm köy o çocuğa ortak bakar. Yani aslında gerçekten de ahlak nedir sorusuna öyle genel geçer bir yanıt vermek pek mümkün değil.

En kapsamlı ahlak din kuralları ile belirlenmiştir:

Din dediğimiz zaman bunu yalnızca semavi dinler olarak düşünmeyin. Herhangi bir kitabı ya da peygamberi olmayan dinler bile aslında ona inanan kişilere belirli kurallar koyar. Çünkü aslında din kavramının temel amacı, insanı ve insan ilişkilerini en iyi hale getirmektir. Zaten tanımlarına baktığımızda da din ve ahlak kavramlarının neredeyse aynı olduğunu görüyoruz. 

Tabii dine dayalı ahlak kuralları maalesef suistimale açık bir alan. Çünkü tanrı buyruğu olduğu söylenen bu kurallar bazı şarlatanlar tarafından değiştirilebiliyor. Şöyle ki aslında o din içerisinde ahlaksızlık kabul edilmeyen bir olay ya da olgu, kendini o dinin lideri zanneden biri tarafından bambaşka bir şekilde anlatılabiliyor. O yüzdendir ki insanın inandığı dini tam anlamıyla öğrenmesi son derece önemli. 

Ahlak felsefesi ile ilgilenen filozofların ahlak hakkında pek çok farklı düşüncesi var:,

Antik Yunan döneminde temelleri atılan ahlak felsefesinde karşımıza pek çok farklı görüş çıkıyor. Örneğin Platon, bir eylem iyi ideasına ne kadar uygunsa o kadar iyidir diyor ve insanın en yüksek amacının bu olduğunu söylüyor. Aristoteles, insanın mutluluğa ulaşma yolculuğunda aşırı uçlardan kaçınması gerektiğini ve orta yolcu olmasını gerektiğini söylüyor. Sokrates ise insandan bağımsız olarak var olan değer ve normların davranışlarımızı şekillendirmesi gerektiğini söylüyor. 

Baruch Spinoza, evreni makro ve mikro olmak üzere ikiye ayırarak iyinin ve kötünün makro evrende belirli olduğunu söyler. Spinoza’ya göre insan, tutkularının esiri olmamalı ve makro doğasına dönmelidir. Immanuel Kant ise bir eylemin amacının mutluluk olmaması gerektiğini söylüyor. Kant’a göre eylemler bir ödevdir ve kişinin ödevi de iyiyi istemektedir. Yani bir eylem ödev bilinci ile yapılıyorsa ahlaklı bir eylemdir.

Henri Bergson, iyiyi ve kötüyü insanın sezgisi ile kavrayacağını ve buna uygun hareket ederse ahlaklı olacağını söylüyor. John Stuart Mill, iyinin de kötünün de tek ölçeğinin fayda olduğunu söylüyor. Mill’e göre insan her davranışında yalnızca kendisinin değil, herkesin mutluluğunu istemelidir. Jeremy Bentham ise en iyi şeyin haz olduğunu ve insanın haz peşinde koşması gerektiğini söylüyor.

Sonuç: Ahlaksız mıyız?

Belki şu an öylesiniz ama yüz yıl önce değilsiniz ya da yüz yıl sonra olmayacaksınız. Belki şu an içinde yaşadığınız toplumda tam bir ahlaksızsınız ama başka bir topluluğa girdiğiniz zaman insanlar size bir ahlak abidesi olarak bakacak. Kimbilir belki birilerine göre bu yazı bile başlı başına ahlaksızlıktır, bilemeyiz.

Tarih boyunca insanların ahlak felsefesi üzerinden sorguladığı ahlak nedir sorusunu yanıtlamaya çalıştık ve filozofların konu hakkındaki düşüncelerinden bahsettik. Sizin ahlakla aranız nasıl? Buyrun yorumlara. 


source site-37