Okumadığınız email nasıl sorun oluyor? Epostaları iyi bilirdik…

Çevre kirliliği denince egzoz dumanları, ağaçların yok edilmesi ve fosil yakıt kullanımı ilk akla gelen unsurlar. Fakat mesele sadece bunlardan ibaret değil. Tweet’ler, like’lar, Google aramaları da çevreyi etkiliyor. Asıl önemli olan ise, gelen kutumuzda okunmadan günlerce hatta aylarca duran ya da okunduktan sonra bile mailbox’ta kalmaya devam eden veya günde onlarcası gelen mailler… Özellikle verilerin saklanması için harcanan çabalar enerji tüketimini ciddi ölçüde artırıyor. Peki, çevreyi korumak için yıllar içinde kağıt tüketimini azalttık, şimdi email de mi gönderemeyeceğiz? Aslında bireysel olarak yapabileceğimiz uygulamalar mevcut fakat yine neredeyse bütün çevresel sorunlarda olduğu gibi bu da elektrik üretiminde fosil yakıt üretimiyle alakalı bir sorun.

Öncelikle email gönderilirken harcanan enerjiye bir göz atalım. Spam, okunmamış veya istenmeyen emailler, hepsi karbon emisyonunu etkiliyor. ABD’de yapılan bir araştırma, ortalama bir Amerikalının 500 okunmamış emaili olduğunu gösteriyor (bizde de durumun benzer olduğu düşünülebilir). Ve bu okunmamış maillerin hepsinin silinmesi, 175 gram karbondioksidin de silinmesi anlamına geliyor.

Günde 300 milyar email 410 milyon ton karbon emisyonu

Her email 0.3 gram karbondioksit yaratıyor. Bilindiği üzere pek çok ülke de elektriği hala fosil yakıttan üretiyor. Emailler, mesajlar ve türlü iletiler internet aracılığıyla gönderiliyor ve veri merkezlerinde saklanıyor. 2019 itibarıyla, günde 293.6 milyar eposta gönderilmekte ve bu maillerin yaklaşık 107 milyarı spam. Verileri biraz daha açacak olursak, spam maillerin kullandığı enerji, saatte 33 milyar kilowatt. Bu da 2.4 milyon hanenin kullandığı elektriğe ve 3.1milyon binek aracın gaz salımına tekabül ediyor. Her gün 300 milyara yakın email atılmasıysa yıllık 410 milyon ton karbondioksit salımına neden olmakta.

Kullanıcıların her gün 10 eposta silmesiyle 19 bin tondan fazla kömürün yakılmasının önüne geçilebilir. Fotoğraf: Freepik

Yine 2019 itibarıyla yapılan hesaplamada, dünya çapında 3.9 milyar email kullanıcısı mevcut ve bu kullanıcıların günde 10 eposta silmesi, her gün 19 bin 356 ton kömür yakılmasının önüne geçilmesi demek. Böylece doğaya 39 bin metrik ton karbondioksit salımı da engellenmiş olacak.

Evet, emailler gerilerinde karbon ayak izi bırakıyor çünkü bilgisayarlar, telefonlar ve modemler elektrikle çalışıyor. Fakat girişte de vurguladığımız gibi internet sağlayıcıların ve email hizmetlerinin verileri sürekli depolaması daha çok enerji harcanmasını gerektiriyor.

Veri merkezlerinin çevreye gerçek etkileri hakkında bazı şüpheler mevcut. Bu durum da endüstrinin, elektrik sağlayıcıların ve politika yapıcıların konu hakkında etkili kararlar almasını engelliyor. Endüstrinin kritik bir etkiye sahip olduğu tartışmasız bir gerçek, üstelik verilerin ve dijital hizmetlerin hacmi katlanarak büyüyor. Yani ilerleyen yıllarda veri merkezlerinin ve bu endüstrinin etkisinin daha da kötüleşeceğini söylemek gayet mümkün.

Microsoft’un geliştirdiği arama motoru Bing’e ait bir veri merkezi. Fotoğraf: Wikimedia Commons

Veri merkezleri, çeşitli kuruluşlar tarafından büyük miktardaki verilerin depolanması, işlenmesi ve dağıtılması gibi işlemleri yürütüyor. Bu veri merkezleri, gelen kutularındaki mailleri de depoluyor. Pek çoğu fosil yakıtla üretilen elektriği kullanıyor. Bu yakıtların da karbon yoğunluklu olduğu ve iklim değişikliğini tetiklediği biliniyor.

Diğer yandan, veri merkezlerindeki bilgisayarların ısınmasının önüne geçilmesi için bu binaların 7/24 klimayla soğutulması da daha fazla karbon emisyonu ve daha çok enerji tüketimi demek. 2015’te yapılan bir araştırmanın sonuçları, internet kullanımının havacılık endüstrisi kadar karbondioksit salımına neden olduğunu ortaya koydu.

Neticede silmediğimiz her mail, o verinin merkezde depolanmasıyla, orada da daha fazla enerji harcanmasıyla sonuçlanıyor.

Peki çözüm ne?

Bu konudaki en kapsamlı önlemler diğer çevresel meselelerde de olduğu gibi şirketler ve yasa koyucular tarafından alınabilir. Fakat bizim bireysel olarak hayata geçirebileceğimiz bazı önlemler de yok değil. İnternet alışkanlıklarımızda yapacağımız bazı değişikliklerle maillerimizin çevreye etkisini azaltabiliriz. Örneğin;

-Haftalık rutinimize hafta sonları gelen kutumuzu temizlemek gibi bir alışkanlık ilave edebiliriz;

-İstemediğimiz toplu maillerin üyeliklerinden çıkarak hem kendimizin, hem de gönderenin karbon ayak izini azaltabiliriz.

-Maillerimizi kısa ve öz yazıp enerjiyi düşürebiliriz. Eklentili ve uzun yazılmış mailler sıradan maillerden 12 kat fazla enerji harcar.

-Mailleri silmek, onları depolamaktan daha fazla enerji gerektirdiğinden olabildiğince az mail gönderme alışkanlığına geçebiliriz.

-En önemlisi ise, DivX, fotoğraf, video, yazılım yüklemeleri gibi büyük dosyaları silmek.

Kaynaklar: Forbes, theoldplanet.org, Goingzerowaste.com, Remoovit.com

source site-2