EKONOMİ DÜZELMİYOR DOLAR FIRSAT KOLLUYOR!

Henüz faturayı Bakan Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası Başkanı Gaye Erkan’a yüklemek için erken ama sistem aynı olduktan sonra her ay satış rekoru kır, kasa yine tam takır kuru bakır…

Mevcut sistemle en basit bakkal hesabıdır… Kazandığından fazlasını harcarsan borçlanırsın. Borçların artarsa zorlanırsın. Peki ne yapacaksın? İthalatı pahalı hale getireceksin. Bak ne kadar kolay!

Geçen yıl Temmuz ayında dolar, Türk Lirası karşısında yaklaşık 17 lira seviyesinde işlem görüyordu. Buna karşın verdiğimiz dış ticaret açığı 10.7 milyar dolara ulaşmıştı.

Üzerinden tam bir yıl geçti. Yine Temmuz ayı verileri geldi.  Dolar, Türk Lirası karşısında 27 lira seviyesinde ve dış ticaret açığı 12.4 milyar dolar olarak açıklandı.

Yani dolar 10 lira arttı, ithalat pahalandı fakat dış açık genişlemeye devam etti. Yedi aylık açık 73,6 milyar dolar olarak gerçekleşti.

Almışsın, satmışsın ilk yedi ayda 73 milyar dolar fazla para ödemişsin. Eksidesin… Şirket olsan çoktan batmıştın.

Haliyle rezervler erimeye devam etti. İnsanlık hali… Dondurmayı dışarıda bırakırsın erir de… Milyarlarca doların erimesinden bahsederken garip bir durum yok mu sizce de?

Döviz artıyor borç artıyor!

O kadar kolay değilmiş demek ki! İşin enteresanı Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı “Tüm zamanların da en yüksek ihracat ayı olarak tarihe geçtik” dedi. Hazır rekor kırmış “zirvede bırakıyorum” demesi bile daha kabul edilebilir sanki… Bence oradan yürümeli…

Hayır mı şer mi bilmem ama ateşteyiz biz ateşte… Fena yanıyoruz dış ticarette… Alkışlayanlara gelince… Ya yağcılığın dibine vuruyorlar ya da neyi alkışladıklarını bilmiyorlar, kasabın bıçağını yalıyorlar.

İktidarın ekonomik modeli, lirayı zayıf tutup ihracat artışıyla cari fazla yaratmak üzerine kuruluydu. Ne oldu? Kişiler değişti ama sistem aynı olduğu sürece fazla da bir şey bekleme…

Nasıl büyüyecek bu Türkiye? Ya üreterek ya harcayarak… Kaynak? Yıllardır harcayarak büyüyoruz, pek bir faydasını görmediğimiz gibi, son yıllarda buna bağlı olarak iç ve dış borçluluğumuz katladı, gitti…

Kamu borcumuz korkunçlu film gibi… Bakmak için “18+” ibaresi eklenmeli… Başkanlık sisteminin başlangıcı 2018 yılına girdiğimizde iç ve dış toplam borcu 876 milyar lira…

Sadece geçtiğimiz Haziran ayında döviz kurlarının artışı nedeniyle borcumuza eklenen meblağ 882 milyar lira… Neden? Borcumuzun üçte ikisi döviz cinsinden… Döviz artıyor, borç artıyor. Demek ki fazla artmamalı bir yerlerden müdahale gelmeli.

Bir hesap çıkar karşımıza derseniz Haziran sonunda 5,6 trilyon lira… Temmuz ayında yapılan borçlanmaları da hesaba dahil edersek tablo çok fena…

Sadece isimlerin değişmesi yeter mi?

Karşımıza deve çıksa boynun neden eğri diye sorsak emin olun bize; “Sen kendine bak fakir” der, güler geçer… Bize özür dilemek düşer…

Merkez Bankası enflasyon artmaya devam edecek, yılsonunda yüzde 58’e kadar yükselecek açıklamasını yaptı. İstatistik Kurumu’na göre bile orada kalırsa başarı sayılmalı.

İyi de faizler yüzde 17.50’de olunca beni alıyor derin bir şüphe… Ya faiz artışını yüzde 20 bilemedin yüzde 25’de keserlerse… Ne anlamı kalır faiz silahının? Hiç!

Bu enflasyon, bu dış ticaret açığı, bu faizlerle olmayacağı belli de ne zaman gidilecek değişime? Millet parası göz göre göre erirken çevrilen filmde çölde bahtsız bedevi rolü oynamak düşer yine bize…

Kadro önemli de oynatmıyorlar ki istedikleri gibi… Türkiye ekonomisinin nereye gideceğini görmek için sadece bu hamleleri analiz etmek bile yeterli… Laf kalabalığı gerisi…

source site-3